SORU: Avrupa’da grup lideri olan G.Saray, lig ve Türkiye Kupası’nda havlu attı. Bu fark nereden kaynaklanıyor? 2. yarıda neler bekliyorsunuz?
LEVENT TÜZEMEN: G.Saray, sezonu 13 Haziran’da açtı, 28 Aralık’taki Denizli maçı dahil lig, Avrupa ve kupa olarak 32 maça çıktı. Bu tablo neredeyse bir lige eşit. Genç, yeni ve kaliteleri tartışılan oyunculardan kurulu G.Saray, uzun periyotta zihinsel ve fizyolojik sıkıntılar yaşadı. Tecrübeli teknik direktör Fatih Terim, sık kadro değişikliği yaparak bir istikrarı yakalayamadı, oyun ritmini tutturamadı. Avrupa’daki başarının temelinde sahaya yansıyan kompakt futbolun tesiri var. Bilhassa bu oyun anlayışında oyuncular geniş alanda oynamadıkları için rakibe pozisyon vermediler, azca enerji harcadılar, dikkatli oynayıp gruptan yenilgisiz çıktılar. Terim’in, Avrupa’daki oyunu lige taşımaması büyük hataydı. Bilhassa skor olarak öne geçilen maçlarda Avrupa’daki oyun modeline dönmemek ciddi kayıplara niçin oldu. G.Saray’ın hedefi ikinci yarı şöyleki olmalı; kaliteli futbolcu maç aldırır, kuvvetli golcü maç kazandırır, oyuna akıl koyan orta saha ekibi oynatır!
İDEAL 11’İ BULAMADI RUMENLER TUTMADI!
ÖMER ÜRÜNDÜL: G.Saray yeni bir yapılanmaya yöneldi ve kadroyu gençleştirdi. Sadece bir türlü ideal 11 sahaya yansımadı. Fatih Terim gerçek forvetini bulamadı. Diagne bazen parlıyordu, Mohamed fizyolojik sorun yaşıyordu. Halil’in de ne vakit ne yapacağı sual işareti. Marcao-Kerem arasındaki problemden dolayı Brezilyalı’dan uzun süre faydalanılamadı. Büyük ümitlerle aktarma edilen iki Rumen futbolcudan (Morutan-Cicaldau) beklenen katkı gelmedi. Sonuçta Galatasaray, Avrupa Ligi’nde başarı göstermiş olsa da Türkiye’de kimsenin tahmin edemeyeceği fena performans sergiledi. Üzerine üstlük TFF 1. Lig temsilcisi Denizlispor’a elendi. Önlerindeki tek hedef Avrupa Ligi’nde gidebileceği kadar ilerlemek.
YEDEK ÇİPE İSE GARİPLİK VAR
BÜLENT TİMURLENK: Avrupa’da namağlup mart ayına gitmek mühim fakat iki kulvarda yarışa veda etmek fazlaca daha mühim… Galatasaray, orta sahada Fernando’dan beri doğru adamı bulamadı. Oyunun kalbi orta sahayı küçümseyen bir aktarma politikası var. Defans hattına 7-8 milyon Euro’luk üç stoper alındı. Santrfora 13 milyon Euro bonservis, bir diğerine senelik 5-6 milyon Euro ücret verilirken orta saha, kiralıklarla ya da G.Saray’ı ileri taşıyamayacak oyuncularla dolduruldu. Muslera’nın yedeği İsmail Çipe ise burada bir gariplik var. Her değişiklik sancılıdır. Ülkesinde devamlı zirve yarışı veren bir kulübün böylesine köktencilik bir gençlik operasyonuna girişmesi Avrupa’da pek rastlanılacak bir durum değil. Eldeki orta saha oyuncularıyla olmadı, olacak benzer biçimde de değil. G.Saray’ın iyi 6 ile 8 numaraya ve iyi bir kaleciye ihtiyacı var. Kimi zaman aradığınız gözünüzün dibindedir. Bunu Abdullah Avcı, Bakasetas ve Siopis transferiyle başardı. Galatasaray da Melo transferinde fırsatçıydı, benzer bir hamleyi de Hamsik için yapabilirlerdi. Yapmayınca fark işte 19 puan oluyor.
DAHA İYİ YETENEKLER GELMELİ
ALİ GÜLTİKEN: Avrupa’nın değişik bir motivasyonu var. Bunun katkısı oldu diyebiliriz. Fakat en büyük fark, oyun seçiminden kaynaklanıyor. Avrupa maçlarını daha kontrollü ve müdafa öncelikli oynamak durumundasınız. Bu şekilde olunca daha azca pozisyon veren, daha fazlaca alan gören bir futbol ortaya çıkıyor. G.Saray, Avrupa maçlarında bu oyun şekli ile başarı göstermiş oldu. Ligde değişik bir tercih var. İçeride ve dışarıda daha baskın ve rakibin üstüne çıkarak oynamak istediğinizde bu sefer arkada alan bırakıyorsunuz. Burada hata yaptığınızda işler istediğiniz benzer biçimde olmuyor. G.Saray’ın temel problemi bu. İkincisi, dar alan oyununda orta alan ve beklerinden daha fazlaca katkı alması lazım. Daha iyi kabiliyetlere gerekseme var.
Kaynak: sabah.com.tr